29 Kasım 2005

Kaostan Medet

Düşünüyorum da, etraftaki hiçbir olgu ya da süreç hesabı kitabı yapılabilir ölçüde basit değil. Evrendeki tüm süreçler böyle zaten. İnsan algısı ve yorumlama gücü de bu duruma uygun şekilde gelişmiş durumda. Satıcının hesaplamayı kolaylaştırmak için fiyatları yuvarlaması gibi, insan da olguları ve süreçleri yorumlayıp belleğine yerleştirebilmek için belli yuvarlamalar yapıyor. Sanırım bunu da şablon ya da mastar kabul edebileceğimiz kavramlar kütüphanesiyle karşılaştırmalı olarak tasnif ederek başarıyor. Yoksa, en küçük bir hesaplanabilirliği olmayan evrensel süreçler karşısında aklın var olması ve gelişmesi olanaksız olurdu.

Aklın kaos karşısında bulduğu bu dahiyane çözüm ortadayken aklın kendi iç işleyişine de kaosu egemen kılmaya çalışanların amacı ne ki? "Doğadaki kaosun akla yansıması da kaostur." önermesi çok tehlikeli ve sinsi bir önerme. "Doğadaki kaosun akla yansıması diyalektiktir." desek yanlış mı olur? Ya da "Doğadaki kaosun akla yansıması diyalektik olmalıdır." mı desek? Bu dahiyane tasnif yönteminin diyalektik materyalizm ile karşılaştırılması felsefi bir zorunluluk mudur? Yoksa bu karşılaştırma çoktaan yapıldı da ben acizin haberi mi yok?

Akla kaosu egemen kılmanın kaçınılmaz sonucu dumura uğramış bilinçtir. Akıl ve beyin çok farklı bir algı-yorum-tasnif mekanizması geliştirerek biçimlenmişken onu kaos denklemleriyle işletmek olanaksızdır. Bu, abaküsten yapay zeka çıkarma çabasına benziyor.

Aklı bu yöntemle dumura uğratmak isteyenlerin kendi akıllarını itinayla kaostan koruduklarına eminim. Çok merkezli doğru, birey merkezli hukuk, sanal gerçeklik, kendi gerçekliğinden emin olamama, algılama güçlüğü, anlamsızlık duygusu, suçluluk duygusu, bencillik, umarsızlık ve duyarsızlık kaotik aklın yan ürünleri.

Tekrar söyleyeyim, anlayabilme üzerine organize olmuş insan beyni ve aklı kendi gerçeğine er ya da geç dönecektir. Farklı bir evrim ve mutasyon olmadığı takdirde bunun değişmesi de olanaksız. Yapay (iradi) şekilde insanlığın ortak aklına musallat olmuş olan kaotik akıl kabusundan uyanmak kaçınılmaz.


Share/Bookmark

28 Kasım 2005

Ütopya, Derbi ve Diğerleri

Kalkmamla birlikte yukarı, Devrim'e gittim. Havadisleri almaya tabii. Kahvaltı hazırlarken anlattı. Gittiği tesisat kongresinde tek bir firmayla bile görüşmemiş. Onca ne olduğunu bilmediği cihaz ve şaşaa arasında ağzını açamamış. Oysa fuarın altından girip üstünden çıkacağına çok inanmıştı. Bir dahaki Fuara beraber gitmeye karar verdik. Ne de olsa benim doğalgaz konusundaki bilgim onunkinden daha fazla (onunki sıfır olduğuna göre benim azıcık bilgim bile fazla olmasına yetiyor) Doğalgaz işi yapma ütopyamız devam ediyor. İş projesi sohbetleriyle her gün moral takviyesi yapıyor, geleceğe güvenle bakmanın çok zor olduğu bu topraklarda güvenli gelecek düşlerine tutunup terapi yapıyoruz. Sonu hüsran olmasa bari. Devrim zengin olmaktan bahsediyor. Hiç sevimli gelmiyor bu bana. Macromedia'nın önemli ve yaratıcılık gerektiren yarışmasının birincisi olan adama soruyorlardı: "Bu inanılmaz yaratıcılığınızı neye borçlusunuz?" "Hayatımdan konforu uzak tutmama." diyordu adam. Doğruluğuna inanıyorum. Beni var eden ve anlamlandıran birçok şeyin sonunu getirir konfor. Yaratı için olmazsa olmaz olarak gördüğüm çelişkiyi görme ve yaşama, yabancılaşmadan uzak durma olguları konfor içinde yok olur kaçınılmaz olarak. Kendini tekrar etme ve dejenere olma da bunun sonu. Benim tek istediğim zorunlu tüketim gereksinimlerimin üretkenliğe engel olan bir kabus olmaktan çıkması. Biraz olsun dijital modellerime, heykellerime yoğunlaşabilmek. Yağmur sesi eşliğinde çay içip kitap okuyabilmek. Ve bunun gibi naif kisveli bir yığın başka şey :)

Fenerbahçe ve Galatasaray'ın ezeli rekabeti gibi ilgimi en az Vizigot rahiplerinin beslenme alışkanlıkları kadar çeken bir konuya gark oldum bugün. Biraz olsun farklı insan yüzleri görmek adına maçı izlemeye gittim arkadaşlarla. Tüm dijitürk alıcılı salonlar tamamen doluydu. Son bulduğumuz yere hücum ettik. Yanımızda iki tane de tanımadığım üniversiteli kız vardı. Nedense bir yığın gürültü patırtı, genital küfür ve her türden rezaletin yaşandığı ortamlarda bayanların maç izleme hevesini zorlama bulmuşumdur. Üstelik en az 500 kişinin bulunduğu bu ortamın en az yüzde yirmisi bayandı. Ne tür bir evrim acaba bu? Başından sonuna kadar maça konsantre olamadım. Pek kaliteli de değildi zaten.
Çıkışta Devrimler ve Can'la birşeyler içmeye gidelim dedik. Bilumum alkollü mekanların dernek kisvesine bürünüp gemisini yürüttüğü Denizli'de mekan sahipleri birdenbire üyelerinden gayrısını görmek istemez olmuşlardı. En son Gazeteciler Cemiyeti Lokali'nde demir attık. Güzel bir sohbet, benim çenemin düşmesi, internet ortamında ücretsiz yazılımların artık ücretli olanları tarihe karışmaya zorlaması, yüz dolarlık dizüstü bilgisayarlar, Şemdinli Vakası, tavuk pişirme yöntemleri ve bir yığın başka lafızdan sonra eve dönüş. İşte buradayım.


Share/Bookmark

27 Kasım 2005

Kürkçü Dükkanı

Dün gece Marmaris'ten döndüm. Yıldız kedi evi berbat etmişti. Bu sabah temizledim. Mutfak musluğu bozulmuştu. Pazaristan'a gittim. Musluk başlığı aldım. Baktım ki süpürge torbası da var, ondan da aldım 3 tane. Babamın yolladığı ısıtıcıyı duvara monte ettim. Duvara delik delerek matkabın siftahını yaptım. Çıkan tozları zevkle yere döktüm. Sonra zevkle süpürdüm.
Giderayak bilgisayarın birkaç sistem dosyasını silmişim yanlışlıkla. Hangi dosyalar olduğunu bulmak bir hayli zamanımı aldı. En sonunda başardım. Artık tüm dosyalarımı yedekleyip makinaya format atmanın zamanıdır.

Bolca yazı okudum. Şemdinli vakası ile ilgili değerlendirmemin çok benzerini Aydemir Güler'in bu haftaki yazısında gördüm. Ayrıca bu akşam Yaşar Hacısalihoğlu ve Emin Gürses de çok benzer değerlendirmeler yaptı. (Güneydoğu'yu Barzanileştirme operasyonu) Artık bu yaklaşımdan emin olmamak için pek bir neden de yok. GOP'un uygulanmasında Türkiye için kritik dönemeçlere giriyoruz. Öngörüsüne güvendiğim tüm ağızlar bir noktada birleşiyor: İç savaş yakın. Bundan 3 yıl önce yaklaşan iç savaş belirlemesi yapmıştım. Aktörleri, Cumhuriyet'e karşı ayaklanacak şeriatçılar ve milliyetçi kürtler olarak tahmin etmiştim. Şimdilik milliyetçi Kürtler dışında pek aktör görünmüyor. Ama zaman ne gösterir belli olmaz. Si ay ey'in, aktörleri sahneye sürme hızı konusunda müthiş bir yeteneği var.


Share/Bookmark

22 Kasım 2005

Mutlak Sıfıra O kadar Yakınız ki...

Mutlak sıfır sıcaklık, yani nesnenin hiç enerjisi olmaması durumunu ifade eden ölçü değeri, sıfır kelvin, yani eksi 273 derece... İşte bu sıfır kelvin ile sonsuz kelvine giden bir skala üzerinde biz en çok 40 derece, yani mutlak sıfırın 313 derece üstünde yaşıyoruz. Yani çoook çok soğukta yaşıyoruz. İşin garibi, yaşam ortamımızın sıcaklığı ortalama 20-30 derece oynayınca yaşamımız alt üst oluyor, baştan aşağı giysilerimiz değişiyor, evlerimizde ısı kaynakları olmasa donuyoruz.
Bu dokunaklı girizgahı yapmaya niye zorladım kendimi? Zira hava bugün çok soğuk. Bronşit ve grip gelip gelip dönüyor. Parasetamol sağolsun, her mikrobik teklifi ısrarla geri çevirebiliyorum.
Bina cephe giydirme işini teslim ettim. Yarın ücreti alıp Marmaris'e gitmeyi düşünüyorum.
Afrodit öylece duruyor. Marmaris dönüşüne kadar beklesin.
Dün bulduğum açık kaynak kodlu ücretsiz yazılım stellarium tek kelimeyle mükemmel. Bulunduğun konum ve zamanın gökyüzü görüntüsünü gösteriyor. Üstelik gerçek zamanlı olarak dönebiliyor, yıldızlara, gezegenlere, nebulalara zum yapabiliyorsun. Üzerine tıklayarak cismin adını ve özelliklerini görebiliyorsun. İstersen yazılı arama yaptırıp bulduğun cisme odaklanabiliyorsun. Astronomi konusunda tamamen cahil olan bendenize katkısı olur umarım.


Share/Bookmark

20 Kasım 2005

Ertelenenler

Ertelenenlerin ertelenemez oldukları bir noktada emniyet süpabını açtım. Dağ gibi bulaşığı erittim. Gittikçe tozdan görünmeyen çalışma ortamımı dezenfekte ettim. Bir sorun aklımı meşgul edip duruyor; kedim Yıldız'ın çamurlu ayaklarla içeri girip her yerde tatlı anılar bırakması sorunsalı hakkında neler yapabilirim? Şimdilik yapılabilecek bir şey yok gibi görünüyor. Alışmak gerekiyor galiba.
Babam aradı, klimayı kargoya vermiş. Yanına bir de Bosch matkap koymuş. O kadar lazım oluyor ki şu matkap denen şey, ilaç gibi gelecek.
Afrodit'in giysisine yeni kırışıklıklar ekledim. Kaç gündür üzerinde çalışmıyordum, ihmal yüzünden suçluluk duymaya başlamıştım.
Resme tıklayınca orijinal boyutunda açılıyor, ziyaretçi dostlara duyurulur.

Önceki gün aldığım cephe görselleştirme işini bitirdim. Fazlasıyla sade bir iş. Pek vaktimi almadı. Resimleştirme konusunda FPrime'ın katkısı yadsınamaz ama, uzun düz çizgilerin resimleştirilmesinde ortaya çıkan kırıklık sorunlarını LW render çözebilirken FPrime çözemiyor. Ya da ben henüz keşfedemedim bunun yolunu.

Marmaris seyahatini pazartesi günü sonrasına erteledim. Ankara TSE'ye gidecek evraka imza atmam ve gelecek kargoyu beklemem gerekiyor. Bu arada benim doğalgaz yetki belgesi de Oda'ya gelmiş olmalı. Pazartesi günü onu da sorayım.
Bloglar ve resim paylaşım sistemleri konusunda kafamda oluşan bir komplo teorisini de buradan paylaşayım. Yakın zamana kadar her şeyi paralı hale getirmeye uğraşan firmalar (Yahoo, Hotmail gibi firmalar yeni özellikler ekleyerek parasız hizmetlerini paralı hale getirmeye başlamışlardı) birdenbire tüm hizmetlerini parasız hale getirdiler ve eskisiyle kıyaslanamayacak derecede kapsamlı hizmetleri de birbiri ardı sıra parasız olarak sunmaya başladılar. Harcayacağınız büyük disk alanlarını umursamıyorlar üstelik. Geçtiğimiz yıllarda Benetton'ın Anadolu köylerinde yaptığı "rüya toplama" çalışması son derece ilginç bir geleceği işaret ediyordu. Bilinç altı-yaşam tarzı (belki de tüketim alışkanlıkları) bağlantısını çözmeye yönelik ciddi bir çalışmaydı bu. Eminim elde ettikleri sonuçları sır gibi saklıyorlardır ve bu çalışmanın akademik ve maddi değeri de tahminlerimizin ötesindedir. Konuya gelirsek, şimdi çok daha kolay yoldan, çok daha ayrıntılı veri kütleleri elde etmenin bir yolu var artık. Yaşamımızı resimleyerek, başımızdan geçenleri anlatarak, düşüncelerimizi ve düşlerimizi yazarak dev bir veri tabanında topluyoruz. Hem de tasnif etme ve kategorize etme işini de kendimiz üstleniyoruz. Anahtar kelimeleri, ülke ve konum sınıflandırması konusundaki bilgileri, eğitim seviyemizi, yani her tür sınıflandırıcı bilgiyi kendimiz giriyoruz. Bunları yorumlayacak bir altyapı ve yazılım sistemi kurdularsa elde edilecek verilerle tüm insanlığı sonsuza kadar koyun gibi gütmek istiyor olabilirler. Açıkçası bundan zerre kadar tedirgin olmuyorum. Çünkü neden çok açık ve net: Su sıkıştırılamaz.


Share/Bookmark

17 Kasım 2005

Nötr Gün (Bol besinli)

Bekir Usta'dan bir miktar haraç kestim. Sağolsun... Belimi azıcık doğrulttum. Tam sevinç içinde yaşam mahallime dönüyordum ki, telefonum acı acı çaldı. Bu çalış gerçekten acıydı. Ev sahibi... Hastalıktan ölüyor olsam bile sadece kira için endişe eder. Yolumun üzerindeki mekanına uğradım ve adamı sevince boğdum. Hafiflemiş cebimle alışverişe gittim. Kakaolu kek yaparım diye kakao, un, yumurta ve süt aldım. Dolabın sefaletini giderici tedbirleri de ihmal etmedim. Ucuz sucuk, tavuk göğüs eti ve ekmek aldım. Eve geldim. Kezban da geldi, etli patlıcan yemeği getirmiş. Ben de pilav yapıp üzerine kızarmış tavuk eti serpiştirdim. Meryem de geldi, yedik. Çay için dışarı çıktık. Güzel güzel pastalar aldık, dışarıda çay içmekten vazgeçip Meryemlere gittik. Çay ve pasta eşliğinde güldürgen bir dizi izledik. Yatma vakti yaklaştı, eve döndüm.

İran ve Irak sınırımızdaki Hakkari'nin meselesi bir garip hastalık gibi içimi kemiriyor. İran'ın Mahabad şehrinde yakın zamanda yaşananlar ve Irak'ta olanlar birbirini tamamlıyor. Pazıl muhabbeti yaomayacağım gece gece. Ama iki yıldır geliyor, geliyor diye kendimi yırttığım iç savaş konjonktürü artık iyice kendini belli etmeye başladı. NATO patentli ordumuz da olayın aktörlüğüne iyice ısınmış artık. Midem mi, ciğerim mi, bir yerlerim yanıyor, ağzımızın tadı fena halde kaçacak.

İnternetten yeni keşiflerim www.pandora.com ve www.bildirgeç org . Aslında Bildirgeç'in adını çok duyuyordum ama nasıl bir gafletse, hiç açıp bakmamıştım. Pandora, iddiaya göre bazı şarkılar seçtirip bunlardan senin müzik zevkini algılıyor ve sana bu doğrultuda öneriler sunuyor. Böylece hiç bilmediğin, ama muhtemelen seveceğin parçalarla karşılaşman tesadüflere bağlı olmaktan çıkıyor. Bildirgeç'de ise kaliteli bilişim verileri ve önerileri içeren bildiri girişleri var. Sürekli takip etmekte büyük yarar var. Bilgisayar grafikleriyle ilgilenenler için de çok yararlı olabilecek öneriler mevcut.


Share/Bookmark

15 Kasım 2005

Adet yerini bulsun

Yazalım, adet yerini bulsun. Sculpey hamurum geldi. Tahminimden daha küçük bir paket. Et rengi bir hamur. İşte resmi de burada. Fimo'ya göre biraz sertçe.












Afrodit'i çok az ilerlettim. Bir de FPrime render aldım. Şu FPrime harika bir şey. Bu kadar güzel ve pratik radiosity resimleştirme yapan bir yazılım görmedim. Hem nesnenin tüm özelliklerinde değişiklikler yaparken anında sonuçları görebilmek olağanüstü bir kolaylık. Afrodit'in son hali de bu:


Ülke gidişatı çok karışık ve can sıkıcı. Ordu tam NATO ordusu gibi davranıyor artık. ABD'nin GOP projesine istinaden israilleşmiş bir büyük Kürdistan yaratılmasına ses çıkarmamak bir yana buna elinden gelen desteği sağlıyor gibi. Misak-ı Millî'ye rağmen hem de. Mustafa Kemal tüm bunları görmesin diye olacak, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın logosundan resmini çıkarmışlar.


Share/Bookmark

14 Kasım 2005

Ara uzun oldu galiba...

Epeydir yazmıyordum. Günlük tutma konusundaki tarzım yineleniyor mu acaba? Neyse, daha hiçbir şeyin sonu gelmiş değil. Yazıyorum işte...

Afrodit modelinin gözümü en korkutan kısımlarıyla uğraşıyorum: giysi... Gerçi giysi dediğin beline doladığı çarşaf. Ama şu kumaş kısmının kırışma huyu yok mu. Ama düşündüğüm kadar zor olmuyor.

"Edge Split" denilen kenar kesme aracı harikalar yaratıyor. Diğer Modo kullanıcıları bu aracı yeterince kullanmıyor bence. Kenar kesmeden sonra topolojiyi oturtup daha sonra çokgen akışı kurallarına göre düzenleme yapmak daha mantıklı bence. Şevleme (bevel) her şeye yetmiyor çünkü. Bu yöntemle gerçek heykeltraş gibi, figüre daha fazla hakim olunabiliyor.

Az sonra Meryem geliyor. İstanbul'dan ısmarladığım meşhur Sculpey hamurunu getiriyor. Umarım düşündüğüm kadar iyi işler çıkarırım. İskelet ve kaide konusunda ciddi hazırlık yapmak gerekli. Belki de bu yüzden motorlu testere, matkap gibi araçlardan oluşan ufak bir atölye fikrini de güncelleştirmeliyim. Boş oda ne güne duruyor?
Bugünlerde Turbosquid'deki para da Paypal'a aktarılacak. İyi bir fotoğraf makinası almam için yeterli bir para birikmiş olacak. Yaptığım heykelin aşama aşama resimlerini çekip yayınlamak istiyorum. Belki de yurtdışında almış yürümüş olan amatör mini heykelcilik olayını vatan topraklarına taşıma yolunda önemli bir adım atmış olurum. Gerçi Dinodream sitesinde bu tarz bir iki çalışma vardı ama çok acemice görünüyordu. Gerçi benim onlardan iyi yapııp yapamayacağımı bilmiyorum ama eğer daha iyisini yapamazsam hiç uğraşmayacağım.


Share/Bookmark