18 Aralık 2008

Rende

Bu da tamam.


Share/Bookmark

16 Aralık 2008

İşkence-2


Kaplamaları da hazır.


Share/Bookmark

14 Aralık 2008

İşkence

Bu alete "işkence" deniyor. Başka bir ad bulsunlar.


Share/Bookmark

7 Aralık 2008

Tornavida


Share/Bookmark

El Matkabı


Epey uğraştırdı.


Share/Bookmark

5 Aralık 2008

Kerpeten



Kerpeteni de bolca yıpratıp kirlettim.


Share/Bookmark

4 Aralık 2008

Keser


Share/Bookmark

3 Aralık 2008

Pala


Palayı da renklendirdim. Ahşap kısımda törpüdeki yöntemi kullandım.


Share/Bookmark

Renkli Törpü


Törpüyü kapladım. Sapını prosedürel ahşap "wood" ile kapladıktan sonra "bake" işlemiyle bunu gerçek bitmap kaplamaya aktardım. Metal yüzeydeki çıkıntıları zbrush'ta elde ettiğim tek törpü dişi kabartma alfa'sını photoshop'ta çoğaltıp bunu kabartma kaplaması olarak tüm kaplamaya ekleyerek elde ettim.


Share/Bookmark

2 Aralık 2008

Dün Akşam Olanlar

Dün akşam. Dışarıdan sesler geliyor. Siren, bağırış çağırış, patırtı. Tozlu balkona çıktım. Yan tarafta eski bir ev varmış meğerse. Şu tarihi olan, koruma altında olanlardan. Bir süredir görmeye ayarlanmamış gözlerim farketmemiş. Evin içinden, tavanını yalayan, arada bir dilini dışarı uzatan alevler. Bana yıllar sonra "kesif" kelimesini ilk kez kullandıracak olan bir duman. Ev yanıyor a dostlar!
İtfaiye hazırlık yapıyor. Hortumu çekip evin arkasındaki çalılığa uzattı bir itfaiye eri. Açtırın! diye bağırdı. Yassı, şerit halindeki hortum yuvarlak hale geldi ve basıncı ile zor kontrol edilebilir bir makinaya dönüştü hortumun ucu. Pencereden içeri tuttu. O durumlarda alevlerin kıyıcılığından çok her tarafın isli, pis bir suyla kaplanacak olması aklıma üşüşür. Pek mantıklı değil, ama öyle.
Diğer bir itfaiye eri, Hüseyin çavuşum!, Hüseyin çavuşum! diye bağırıyor. Evet, itfaiyede hiyerarşi vardı, değil mi? Yangın hayati mesele, yangınla ilgilenenler sert bir disipline sahip olmalı, o halde bir hiyerarşik örgütlenme gerekli. Hemen aklıma o basit espri geliyor, acep bunların bölük komutanı olan bir yüzbaşıları var mıdır?
Sonra akla yangının nedeni konusunda senaryolar üşüşür. Burası Denizli, atadan kalma tarihi evini, arsasını daire karşılığı müteahhide vermek için yakanlar şehri. Bir çoğuna şahit oldum. Yine öyle midir? Çıktım dışarı, evin civarında dolaştım. İtfaiyeciler, polisler, gazeteciler, komşular. (Hayır sevgili okuyucu, etrafta bekleşip kendi aralarında yorum yapanları "yurdum insanı" diyerek aşağılamayacağım. Dairesinin balkonundan on saniye bakıp TV'sinin başına dönen "çağdaş" insanlara laf etmeyip de sokağa çıkanlara laf edecek değilim. "Yurdum insanı" tuzağı bu ülke insanını bireyleştirip yalnızlaştıran bir konseptti, ipliği pazara çıktı.)
Polisler evin kiracılarının öğrenci olduğunu söylüyor. Bu da arsa karşılığı daire tezini önemli oranda çürütüyor. Büyük olasılıkla açık bırakılan bir elektrik sobası vs.
Bu öğrencilerden biri gelince "Davulum, davuluma bir şey oldu mu acaba" demiş. "Yurdum insanı" konseptiyle insanları aşağılaya aşağılaya gençliğin önemli bir kısmı işte böyle oluyor demek ki. Bencillik kesif. Not edelim. Kızmayalım, düşünelim sadece.
Özetle yangın yandı, neyse ki ölü ölmedi.


Share/Bookmark

27 Kasım 2008

Marangozhane

Yeni modeller.


Share/Bookmark

14 Kasım 2008








Share/Bookmark

Devam


Share/Bookmark

11 Kasım 2008

Alt-Nesneler

Zbrush'ta subtool (alt-nesne) paneli çok karmaşık ve bazı konularda zorluğa neden oluyor. Bir sonraki versiyonda iyileştirilmesi dileğiyle. Subtool ile boğuşurken ortaya çıkan:


Share/Bookmark

8 Kasım 2008

Mavzer


Modelimizin mavzeri. Süngüsü ve askı kayışı da yapılacak.


Share/Bookmark

7 Kasım 2008

Araştırma



Zbrush'ta bitmemiş bir araştırma çalışması.


Share/Bookmark

2 Kasım 2008

Canımızın İpek Telleri Koparken

Büyük miras çöküyor. Çöküntünün üstüne kara şatolar kurulacağını adımızdan çok bildiğimiz için omuz verdik, yapı çökmesin, yenilensin, tazelensin, aklımızı koyalım ortaya, çiçek bahçeleri yeşersin... En kadim kirişlerinin altına gövdemizi, omurgamızı payanda yaptık. Mirasın mirasçısı rolündekilerin belimize vurduğu ağır darbelerin şaşkınlığıyla çevirdik bakışımızı. Yüzümüzdeki şaşkınlık ve hayal kırıklığı ifadesi mirasçı rolündekilerin çürük akan bakışlarıyla karşılaştı. Delemedik gözlerindeki balçıksı nefreti. Gözleri çapaklanmış, irin bağlamıştı. Yapının her sütununa ağır darbeler indirirken kara şatocular, sütunların acı çatırtılarına eşlik etti mirasçı rolündekilerin omurgamıza indirdiği darbelerin çatırtısı. Omurlarımız tek tek birbirine geçmeye başladı. Canımızın ipek telleri birbiri ardına koparken acının sonsuzluğunu keşfettik. Mirasçı rolündekiler çöken yapıdan başlarına düşen her tuğlayla daha da tükendiler, bir ceylana çullanan ikiyüz çakal gibiydiler, gözlerindeki irin tabakası katmerlendi. Kara şatoculara benzemeye başladılar. Darbeleri daha ağırdı artık.

Bilemedik. Gerçek mirasçı bizdik! BİZDİK!


Share/Bookmark

31 Ekim 2008

Gökova Pedallarımın Altında - 2



































Geçen yıl birincisi olmuştu ve katılmıştım. Bu yıl da ikincisine katıldım. 25 Ekim'de Muğla-Akyaka'dan başladık, 28 Ekim'de Marmaris'te noktaladık. Geçen yılkine 85 civarında katılım olmuştu, bu yılkine 160 civarında.
Denizli'den katılanlardan ayrı olarak, Ali ile 24 Ekim günü yola çıktık. Muğla'ya kadar otobüsle gittik. Saat 16'da Muğla'dan bisikletle yola çıktık. Tüm eşyamızı benim kara şahin'e yükledik. 35 km'lik Muğla-Akayaka yolunu 70 dakika civarında bir sürede tamamladık. Çadırımızı kurup bir teknede verilen akşam yemeğine katıldık. Yemekten sonra teknik toplantı yapılarak kural, kaide ve usuller konusunda bilgilendirildik. Resmi formalarımızı aldık ve ortalık bir anda umumi bir giysi deneme kabinine döndü. Bisikletlere takılacak isim ve katılım yerlerimizi gösteren plakaları ve tanıtım kartı kolyelerimizi aldıktan sonra uyumaya çekildik.
28 Ekim sabahı harekete geçmeyi beklerken bir ağaca yaslamış olduğum bisikletimin lastiğinden jandarma minibüsü geçti. Tam "buraya kadarmış" diye düşünürken jantın zarar görmediğini hayretle farkettim. Derken başladık tırmanmaya.
Geçen yılkinden daha az zorlandım. Tabii bunda geçen yıla göre 10 kilo hafif olmamın etkisi çok. Rampalarda ve düzlüklerde görece hızlı, inişlerde yavaştım. Yine de Aktur'a gidişte kendimi kaptırdığım inişte 60 km/saat hızla giderken ciddi bir direksiyon titremesi dalgasına tutuldum. Gittikçe büyüyüp takla atma noktasına getirme eğilimi her zaman çok güçlü olan bu sorunu nasıl bertaraf ettiğimi hâlâ tam bilemiyorum. O hızla düşseydim şu an bu yazı olmazdı.
Yine hızlı olduğum bir zamanda, arka selenin ön bağlantı bölümü kırıldı ve sele tekerin üstüne düştü. İkinci büyük tehlike de buydu. Neyse ki bir killitlenme olmadı.
Turda 4-5 küçük kaza yaşandı. Büyük gezgin Ahmet Mumcu'nun pedalının çıkması nedeniyle yaşadığı kaza ve ardından turu bırakmak zorunda kalması üzücüydü.
Bölgede yanan ormanların acısını hafifletecek bir fidan dikme etkinliği de yapıldı. Bir çam fidanı diktim ve yerini ezberlemeye çalıştım. Yine de seneye bulamayacağımdan eminim.
Akşamları yapılan etkinliklerde özellikle Yeşil Bisiklet'ten Gürsel Akay'ın verdiği teknik bilgiler ve tecrübe aktarımı çok ama çok faideli oldu. Hızlı ve keskin viraj dönüşü için motosikletçilerin kullandığı ters yöne gidon kırma tüyosunu uyguladım.
Yine bir akşam tapılan çekilişte bana bir çift yarış bisikleti iç lastiği çıktı. Kamyon lastiği de çıkabilirdi, buna da şükür.
Bolca kedi gördüm, sevdim. Turun en güzel yanlarından biriydi. Kediler bisikletçileri seviyor olmalı.


Share/Bookmark

19 Ekim 2008

Anatomi Eskizi

ZSpheres denilen Zbrush aracıyla başladığım model.


Share/Bookmark

12 Ekim 2008

Devam



Zbrush çalışmaya devam...


Share/Bookmark

10 Ekim 2008

ZBrush eskizleri




ZBrush'ta eskiz çalışmaları. Birincisi küreden, ikincisi kare düzlemden başlayarak.


Share/Bookmark

Deve-6



ZBrush'ta ayrıntılandırma.


Share/Bookmark

7 Ekim 2008

Deve-5



Modeli iki boyuta açtım. Bu kez yarısında açma işlemi yapıp diğer yarı için aynalama kullandım. Sonra UV kontrolü yaptım.


Share/Bookmark

4 Ekim 2008

Deve-4



Share/Bookmark

29 Eylül 2008

Deve-3


Share/Bookmark

28 Eylül 2008

Deve-2


Share/Bookmark

26 Eylül 2008

Deve-1

Deve modellemeye başladım.


Share/Bookmark

15 Eylül 2008

Pozlama


Share/Bookmark

8 Eylül 2008

Zürafa-12

Tüylü deri dokusu için Modo forumundaki değerli öneri doğrultusunda Photoshop'ta elle tüy etkili renk boyaması ve kabartma kaplaması yaptım. Sonuç:


Share/Bookmark

7 Eylül 2008

Zürafa-10





Displacement ve renk kaplamalarını ZBrush'ta boyadım.


Share/Bookmark

4 Eylül 2008

UV Açılımı



Nihayet kaplama için son hazırlık olan UV açılımını yaptım. Dama kontrolünü de yaptım.


Share/Bookmark

30 Ağustos 2008

Zürafa Luxology'de

Zürafa'nın yapım aşamalarını, kullandığım yazılım olan Luxology Modo'nun web sitesindeki forumlara gönderdim. Tepkiler güzel. İşte burada.


Share/Bookmark

25 Ağustos 2008

Zürafa-9


Share/Bookmark

22 Ağustos 2008

Zürafa-8



Arka bacakların tendonlarıyla uğraştım biraz.


Share/Bookmark

18 Ağustos 2008

Zürafa-7


Kafayı ayrıntılandırıyorum.


Share/Bookmark

11 Ağustos 2008

Belâyı Çağırıyorlar

Artık tek dişi kalmış canavarın savaş uzvu oldular ve bir kan hattı olacağı belirginleşen Bakü-Tiflis Ceyhan Hattı bölgesinde yoğunlaştırdılar patırtılarını. Erzincan'dan geçiyor hat. Bugün orada güvenlik zaafını kanıtladılar kendilerince, 9 can alarak... "Gel Coni, anlaşmadan doğan hakkını kullanmaya hazır ol, hat güvenli değil" mesajını veriyorlar. Saakaşvili de denemeye çalışıyor. Hesaplar döner buralarda, bizden söylemesi.


Share/Bookmark

Zürafa-6


Yavaş yavaş ilerliyor...


Share/Bookmark

10 Ağustos 2008

Zürafa-5


Share/Bookmark