26 Şubat 2008

26 Şubat Babadağ Gezisi

Erkenden uyandık, Devrim'in dükkanının önünde toplandık. Alper, Ahmet, Gökhan, Devrim, İbrahim ve ben. İsmail ve Ali bize yolda katıldı. Babadağ ilçe merkezine kadar gittik. İniş-çıkış dizileri... Pidecide karnımızı doyurduk. Dönüşte İbo'nun lastiği patladı. Gidişte zevkli bir inişe sahne olan rampa, dönüşte hurmalar ve tırmalar uyağına zemin hazırlayan dahiyane atasözümüzü hatırlattı. Dizlerimiz bayram etti yani. Saat 15-16 gibi eve vardık sanırım. Sayaçta 74 km gösteriyordu. Birkaç foto... Yeni pedaldaşımız Ahmet makinayı yanlış ayarda unuttuğu için biraz ışık patlaması var ama en azından fikir veriyor.






Share/Bookmark

17 Şubat 2008

Evet, buraya da yağdı


"Tüm yurtta kar yağışı bekleniyor" demişlerdi. Pek inanasım gelmemişti. Çünkü geçen hafta 4 gün üst üste yağmurlu dediler de, bisiklet gezisine çıkamadık. Ama birkaç saat yağdı, o kadar. Bu kez tuttu. Muhtemelen tahmin ötesi bir kesinlikle geldi Ukrayna'dan kar yağdırıcı hava.

Çıktım, bir iki kare fotoğraf çektim. Tepesindeki kar yüzünden sarkan palmiye dallarına dikkat. Kar ve palmiye birlikte... Olacak iş değil. Aynen kutup ayısı ve penguen gibi...


Share/Bookmark

12 Şubat 2008

Tercih

Birkaç ay önce bizim evin karşısındaki virane evin kiracısı değişti. Önceki yumurta satıyordu, bu seferki kâğıt topluyor.

İşini bu kadar ciddiyetle ve disiplinle yapan bir kâğıt toplayıcısı görmemiştim. Her gün sabah 8'den itibaren civardaki işyerlerinden topladığı karton kolileri, hurda kâğıtları evin önüne getiriyor, güzelce ezip büyük çuvallara dolduruyor ve eski model binek Ford Transit'inin içine ve tepesine yüklüyor. Genellikle hava kararana kadar hiç durmadan çalışıyor.

50-55 yaşlarında, babacan tavırlı, güler yüzlü. Kır bıyıkları yanlardan iyice sarkık, belli ki '78 dönemi ülkücülerinden. Çevreyle iyi ilişkileri var, herkese selâm veriyor, sohbet ediyor.

Birkaç ay önce belediyemiz evlere mavi poşetler dağıtmıştı. Plastik atıkları doldurup cumartesi günleri dolaştıracakları araçlara verelim diye. İlk hafta düşünmeden, dedikleri gibi yaptım. Sosyal hizmetlerden iyice çekilip bu hizmetleri birkaç yandaş firmaya peşkeş çeken belediyemizin kimbilir hangi yandaş şirketine avanta sağlayacak bu girişimine düşünmeden destek oluşuma utandım bir gün.

Yeni komşuma vermeye başladım biriktirdiklerimi. Başladım ama, garip şeyler de üşüştü kafama. Neredeyse tüm tüketim tarzımın dökümü o mavi torbada. Peynir kutusu, yoğurt kapları, içecek şişeleri, çerez ambalajları, alpella kutuları, şu, bu. Muhtemelen bunların çoğunu tüketemeyen o amcaya torbaları verirken utanmaya başladım. Hattâ onun sokakta olmadığı zamanları kollayıp çaktırmadan bırakıyorum bazen.

Orta sınıf ve alt sınıf olarak (aslında yediğim içtiğim aldatıcı olmasın, birçok yönden alt sınıflardan beter yaşıyorum) aramızdaki duvarın üzerine bir de dikenli tel geren şu olaya bak. Dert sendedir, derman bendedir ey parya halkım. Ama şu feleğin işine bak ki, sen içten içe benden nefret edersin. Boş alpella kapları öfkeni bilemektedir belki her gün. Belki ortalık azıcık karışsa beni bir kaşık suda boğacaksındır. Kısır döngü de sürecek, sürecektir hep.


Share/Bookmark