28 Kasım 2005

Ütopya, Derbi ve Diğerleri

Kalkmamla birlikte yukarı, Devrim'e gittim. Havadisleri almaya tabii. Kahvaltı hazırlarken anlattı. Gittiği tesisat kongresinde tek bir firmayla bile görüşmemiş. Onca ne olduğunu bilmediği cihaz ve şaşaa arasında ağzını açamamış. Oysa fuarın altından girip üstünden çıkacağına çok inanmıştı. Bir dahaki Fuara beraber gitmeye karar verdik. Ne de olsa benim doğalgaz konusundaki bilgim onunkinden daha fazla (onunki sıfır olduğuna göre benim azıcık bilgim bile fazla olmasına yetiyor) Doğalgaz işi yapma ütopyamız devam ediyor. İş projesi sohbetleriyle her gün moral takviyesi yapıyor, geleceğe güvenle bakmanın çok zor olduğu bu topraklarda güvenli gelecek düşlerine tutunup terapi yapıyoruz. Sonu hüsran olmasa bari. Devrim zengin olmaktan bahsediyor. Hiç sevimli gelmiyor bu bana. Macromedia'nın önemli ve yaratıcılık gerektiren yarışmasının birincisi olan adama soruyorlardı: "Bu inanılmaz yaratıcılığınızı neye borçlusunuz?" "Hayatımdan konforu uzak tutmama." diyordu adam. Doğruluğuna inanıyorum. Beni var eden ve anlamlandıran birçok şeyin sonunu getirir konfor. Yaratı için olmazsa olmaz olarak gördüğüm çelişkiyi görme ve yaşama, yabancılaşmadan uzak durma olguları konfor içinde yok olur kaçınılmaz olarak. Kendini tekrar etme ve dejenere olma da bunun sonu. Benim tek istediğim zorunlu tüketim gereksinimlerimin üretkenliğe engel olan bir kabus olmaktan çıkması. Biraz olsun dijital modellerime, heykellerime yoğunlaşabilmek. Yağmur sesi eşliğinde çay içip kitap okuyabilmek. Ve bunun gibi naif kisveli bir yığın başka şey :)

Fenerbahçe ve Galatasaray'ın ezeli rekabeti gibi ilgimi en az Vizigot rahiplerinin beslenme alışkanlıkları kadar çeken bir konuya gark oldum bugün. Biraz olsun farklı insan yüzleri görmek adına maçı izlemeye gittim arkadaşlarla. Tüm dijitürk alıcılı salonlar tamamen doluydu. Son bulduğumuz yere hücum ettik. Yanımızda iki tane de tanımadığım üniversiteli kız vardı. Nedense bir yığın gürültü patırtı, genital küfür ve her türden rezaletin yaşandığı ortamlarda bayanların maç izleme hevesini zorlama bulmuşumdur. Üstelik en az 500 kişinin bulunduğu bu ortamın en az yüzde yirmisi bayandı. Ne tür bir evrim acaba bu? Başından sonuna kadar maça konsantre olamadım. Pek kaliteli de değildi zaten.
Çıkışta Devrimler ve Can'la birşeyler içmeye gidelim dedik. Bilumum alkollü mekanların dernek kisvesine bürünüp gemisini yürüttüğü Denizli'de mekan sahipleri birdenbire üyelerinden gayrısını görmek istemez olmuşlardı. En son Gazeteciler Cemiyeti Lokali'nde demir attık. Güzel bir sohbet, benim çenemin düşmesi, internet ortamında ücretsiz yazılımların artık ücretli olanları tarihe karışmaya zorlaması, yüz dolarlık dizüstü bilgisayarlar, Şemdinli Vakası, tavuk pişirme yöntemleri ve bir yığın başka lafızdan sonra eve dönüş. İşte buradayım.


Share/Bookmark

0 yorum var: