Salı günü annem geldi. Kargosu ilginç: On kilo kadar değişik ebatlarda ambalajlı kaliteli kaşar peyniri, iki adet yavru tavşan, bir yığın giysi. Diğerlerini es geçerek benim en hoşuma giden kısmına odaklanıyorum. Tavşanlar onbeş günlük. Biri tamamen beyaz, diğeri siyah-beyaz. Yusyuvarlak tüylü bir topa tavşan kafası monte edilmiş gibiler. Ne kadar sevimli olduklarını anlatmaya çalışmayacağım. Çünkü beş dakikadır anlatacak sözcük bulamıyorum. Marul, salatalık, havuç, karpuz kabuğu ve ot yiyorlar. Zamanlarının neredeyse tamamı yemekle, geri kalanı da uyumakla geçiyor. Hiç su içmiyorlar. Ama altlarındaki gazeteyi birkaç saatte sırılsıklam edebilecek kadar idrar yapabiliyorlar. Uyurken birbirlerine sokuluyorlar. Bazen uyumadan önce birbirlerinin tüylerini yalayarak temizliyorlar. Tüylerinde hiç bir koku yok. Arka ayakları üzerinde dikilip durdukları zamanki halleri görülmeye değer. Onlar evde serbestçe dolaşırken üstlerine basmaktan korktuğum için ani bir hareket yapmıyorum. Ne zaman ayaklarımın arkasında bekleyecekleri belli olmuyor.
Yarın gidiyorlar. Umarım annem İzmir'de bakabilir keratalara.
9 Haziran 2006
62+62
Anlatan: Barış Saat: 23:42:00
Etiketler: içimi dökerken
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum var:
selam. konuyla alakasız olarak bişey söylesem...profilinde inti-illimani'yi gördüm de nedense pek sevindim. ben de bayılırım inti-illimani'ye :)
Yorum Gönder