24 Haziran 2007

Le Repas du Pauvre

Bugün biraz blog gezdim. Neler neler var. Gezilerini fotoğraflayanlar, el işeri yapıp aşama aşama fotoğraflarla anlatanlar, yemek yapıp fotoğraflarla anlatanlar ve daha neler neler. Ben Kara Kaplı Günlük'e başlayalı neredeyse üç yıl olacak, bir yemek tarifi bile koymamışım. Eksiğimin farkına vardım ve hemen ustalıkla yaptığım bir yemeği anlatmaya karar verdim. Fotoğraf yok, idare edin sevgili okurlarım. Gözünüzün önünde canlandırın, yeter.

Yemeğimizin adı "Le Repas du Pauvre"(*)

Malzemeler:
Yarım paket düdük makarna
İki kaşık domates salçası
Dört adet yeşil erik
Bitkisel sıvı yağ
Tuz
Beyaz şarap
Bir fışk bulaşık deterjanı

Proses:
Öncelikle temiz bir tencereye ihtiyacımız var. Tazgâhın üzerindeki bulaşıkların arasından bir tencere seçilir ve bulaşık süngerinin üzerine boca edilen bir fışk deterjan marifetiyle ovulur. Ardından eser miktarda çeşme suyu ile durulanıp süzülmeye bırakılır.
Sonra ocağın gaz düğmelerinden biri açılır ve yine ocağın yanında duran gazı bitmiş çakmakla yakılmaya çalışılır. Tütsülenen elinizden gelen yanık kıl kokusu (ki bu yanmış protein kokusudur) teneffüs edilir. Bu kokudan kaçış yoktur, ne yaparsanız yapın, gelir burnunuzu bulur. Tencereye yarısına kadar çeşme suyu doldurulur ve yanan ocağa yerleştirilir. Ne dersiniz, suyumuz demini alıncaya kadar yemeğimizin sosunu hazırlayalım mı?

Yemekte sos çok önemlidir. Özellikle İtalyan ve Fransız mutfağı sos üzerine kuruludur. Ölçülü ve zamanlamasına dikkat edilerek hazırlanmış bir sos, sıradan bir yemeği bir şahesere çevirebilir.

Tezgâhın üzerindeki bulaşıkların arasından bir tava seçilir. Süngerimizde kalmış olan deterjan marifetiyle ovulur ve coşkun çeşme suyu altında keyifle durulanır. Ocaktaki bir diğer göz yakılır. Bu gözü yakarken az önce kullandığımız elimizi kullanmaya dikkat etmeliyiz. Zira ona olan olmuştur. Eğer çok gözlü ocak değil de küçük tüp kullanıyorsak ocaktaki işlemleri sırayla yapabiliriz. Türk mutfağında küçük tüpün özel bir yeri vardır.

Tavanın içine yarım çay bardağı sıvı yağ konur. Çay bardaklarından hiçbiri temiz olmadığından ve tava da tehlikeli ölçüde kızmaya başladığından bu işlem göz kararıyla da yapılabilir. Salça kabının kapağı açılır. Üstündeki küf tabakası bir kaşık yardımıyla alınır. Tavadaki kızgın yağa iki yemek kaşığı konur. Bu sırada illa ki yağ patlamaları gerçekleşir. Üzerimize sıçrayan salçalı yağ, deterjanlı süngerimizle ovulur ve üzerine tuz ekilir. Salça yağda çözünmemek için direnir. Annelerimizden, büyüklerimizden öğrendiğimiz klasik yöntem burada devreye girer. Suyla buluşan salça inadından vazgeçecektir. Ama yine kritik bir nokta: eğer suyu yavaşça koyarsak kızgın yağ, ezeli düşmanı olan suya taarruza geçecektir ve bir salçalı yağ banyosu işten bile değildir. Püf nokta, suyu en uygun hızda döküp kızgın yağı daha olaya uyanmadan akıllı olacağı bir sıcaklığa indirmektir. Suyumuzu koyup salçamızı yağla kanka yaptıktan sonra üzerine yarım yemek kaşığı tuz ekliyoruz. Tuzumuz nemlenip katılaştığı için tavaya lap diye düşmemesine dikkat etmek de yine bir başka püf noktadır.

Az önce salçayı çıkarırken buzdolabında bulduğumuz dört adet yeşil eriği temiz su altında yıkıyoruz. Ne zamanan kaldığı belli olmayan bu eriklerin kahverengileşip büzüşen taraflarını ısırarak koparmak suretiyle temizliyoruz. Ardından ocaktaki suyumuz kaynayıncaya kadar hepsini afiyetle yiyoruz.

Suyumuz kaynayınca kapağını açıp içine bir yemek kaşığı tuz ekliyoruz. Ardından kaşıkla saat ibresi yönünde beş tur karıştırıyoruz. Saat ibresine ters yönde karıştırsanız da olur. (counter clockwise) Üzerine, makarnanın yapışmaması için birkaç damla sıvı yağ ekliyoruz. Görüyorsunuz, yemeğimizde püf noktalar bir hayli fazla. Ne de olsa yılların deneyimi...
Nihayet yarım paket makarnamızı bu suya boca ediyoruz. Ve yine kaşığımızla, az önce hangi yönde karıştırdıysak aynı yönde beş tur karıştırıyoruz. Eğer yön farklı olursa ne olur, henüz bilinmiyor. Kesin, bir yerlerde araştırılıyordur.

Onbeş yirmi dakika sonra tencereden bir adet makarna alınır. Biliyorsunuz, düdük makarna kullandık. Bir püf nokta daha geliyor; düdük öterse makarnamız pişmiş demektir. Notası önemli değil. Makarnamız pişmişse süzme işlemine geçebiliriz.
Süzgecimiz tezgahın üzerindeki bulaşık ailesinin en kadim üyelerinden biri olduğu için değişik bir süzme yöntemi kullanacağız. Tenceremizin kapağını kapatıyoruz, evyenin su giderinin üzerine getirip kapağı hafifçe aralıyoruz. Bu boşluktan suyumuzu döküyoruz. O sırada ne yaparsanız yapın, düdüklerin bir kısmı dökülür, endişe etmeyin. Dökülenleri elimizle toplamak suretiyle tekrar tencereye atıyoruz. Telaşa mahal yok, makarnalarımız 60 santigrad derecenin üzerinde, bakteri ve mikroplar ölmüştür :)

Eveeet, sıra düdüklerle sos arasındaki hasrete son vermeye geldi. Sosu tenceredeki düdüklerin üzerine döküp biraz karıştırıyoruz ve beş dakika demlenmeye bırakıyoruz. Demlenme sırasındaki zamanı değerlendirmek için az önce makarnayı ararken karşımıza çıkıveren çeyrek şişe şarabı içelim. Berbat! Bozulmuş.

Yemeğimiz hazır! Yanında koccaman bir bardak tang ile harika olur!

(*)Garibanın Yemeği

Uyarı: Lütfen evde denemeyiniz.

-------------------------------
Kremalı, biftekli, brokolili yemekler tarif etmek isterdim. Ama haddimi bilip bunları tuzu kuru ablalarıma bırakıyorum :)


Share/Bookmark

2 yorum var:

uykucu dedi ki...

merhaba yemeğe bayıldım muhteşem anlatmışsın. sende yetenek var bence:)))

Barış dedi ki...

Her usta aşçının tarifini gizli tuttuğu ve bir gün insafa gelip açıkladığı yemek tarifleri vardır. Benimki de bu. Yıllar süren üniversite öğrenciliğim sürecinde yüzlerce denemeden sonra evrilerek oluşmuş bir tarif. Afiyet olsun.