28 Temmuz 2007

Konuşacak Ne Kaldı?

Yaşam denilen şeyin içinde debelenirken kaçınılmaz olarak birileriyle karşılaşıyorum. Artık işlevini tamamen yitiren ve bir ritüel gibi uzatmaları oynayan selamlaşma faslı en sancılı olan şey benim için.
-Nasılsın?
-İyiyim
-Sen nasılsın?
-Ben de iyiyim.
Bu iki kişi, yukarıdaki töreni gerçekleştirdikten sonra öküz gibi susup kalmamak için çareler aramaktadır ve büyük olasılıkla ikisinin de aklından sıcaklardan bahsetmek geçmektedir.
-Sıca..
-Çok sıcak yaa...
-Evet, evet
Tüh! bu konu da elinde patladı.
Sırada seçimler konusu var, endişeye mahal yok.
-Her iki kişiden biri AKP'ye...
-Sen mi, ben mi?
-Eee, hehhe
-Bu millete müstah...
-Başta Baykal varken bu parti...


Neden ey yüce insanlık?! Neden ey yüce yer, yüce gök? Neden bu çamurlaşmaya mahkumuz? Neden zihinlerimizi yarıp parçalarcasına ortaya dökülüveren heyecan verici, göz kamaştırıcı sözlerimiz yok? Neden hâlâ kurmalı fareler gibi zembereğimizi boşaltmaktan mazoşist bir haz alıyoruz??
Karşılığı henüz ödenmemiş ve ayda 300 milyon kazanan gecekondulu adamların kanı, irini, gözyaşı, lümpenliği, zorbalığı, karısına köpek gibi davranması ile ödenecek milyar dolar borçlarla finanse edilen orta sınıf konforumuz neden bizi TV izleyen, kahve içen, bulduğu her şeyi tüketen kertenkelelere dönüştürüyor? Tükettiklerimiz bizi tüketiyor. Konuşacak mevzu bulamıyoruz. Birbirimizin gözüne bakamıyoruz, neyin suçluluğunu yaşıyoruz?

O 300 milyon alan adamdan neden köşe bucak kaçıyoruz? Kendi dahil tüm memleketi kesif bir karanlıkla cezalandırınca mı aklımıza geliyor onun zekâ düzeyi?

Yaşam tarzımızın (siz tüketim alışkanlıklarımız diye okuyun) değişmesinden gayrı neyi önemsiyoruz ki?
Gelen fırtına hepimizi yerden yere çalacak. Farkında mıyız?
Efendim? Var mı bir söyleyeceğin? Yok mu? Sen bilirsin.
Morgıç, pejo dörtyüzaltı, prag turu... Bunlar son sözlerin olabilir...


Share/Bookmark

0 yorum var: