31 Aralık 2009

Yılın ve Şehrin Son yazısı

Bugün yılın son günü. Aynı zamanda Denizli'deki son yılımın son günü. Bir yeni dönem'i açarak gelmiştim 2000'de. Kendimce alınmış kararlarla. Bir geçmiş muhasebesinin önüme koyduğu kaçınılmazlar'ı başarmak üzere... Daha en başlarında önemli bir kısmını başardığım söylenebilir. Tüm bu sürecin genel ortalaması başarı mıydı? Hayır, pek de öyle değil.

Başarıya endeksli bir yaşam kurmak ve sürdürmek istediğimden değil. Ne yaşadıysan ona göre beklentilerle donanırsın. Bu beklentiler senin bir saniyeni bir sonrakine bağlar, yaşayakalırsın. Beklentilerinin hepsi peşi sıra çökmeye başlamışsa saniyelerin birbirinden kopmaya başlar. Bir zaman yitimi duygusuyla sarsılırsın. Bütünlük duygusu ve algısı kaybolur. Postmodern algıya tiksintiyle mesafe koyan biriysen bu parçalı algı sende bir yabancılaşmaya yol açar. Bir 'gerçek sen' varsındır, bir de parçalı algıyla zedelenmiş yansıman. Beklentilerin bu yansımaya bir türlü söz geçiremez. Bambaşka bir yaşam doğar. Kendisini yeniden ve yeniden üretir ve sen bakakakalırsın.

2000'de bu kısır döngüyü kıran dönemi açmıştım. Ve şimdi bir yenisini açacağım...
Parçalı algıyla zedelenmiş yansımamın yoğun bakım fişini çekeceğimi ilan etmek durumundayım. Değişiklikler olması kaçınılmaz elbette.

On yılın bir muhasebesi daha... Bir yirmi yılı elimizden almışlardı. Memleket onların kirli ellerinden kaçıp nasıl olsa şefkatli ellerimize sığınacaktı. Bekledik... Tertemiz ellerimizi bilekten kesip kendi vitrinlerine astılar. Ve memleket o cansız ellere gitti ardında neler olduğunu bilmeden. Memleketin mazlum başını o artık bizim olmayan ellerle okşayıp o ellerin işaret parmağıyla bizi gösterdiler düşman diye. Sadece ellerimiz değil, bir ülkenin geleceği çalındı. Şimdi ne yapıyoruz? Ellerimiz olmadan resim yapıyoruz. Hiç olmazsa resimlerimize bakın!


Share/Bookmark

0 yorum var: