10 Eylül 2005

Vira Bismilla

Gördüklerimden özendim, şu günlüğü edindim. Bugüne kadar defter günlüklerden tutmayı çok denedim ama on sayfayı geçemedim. Bakalım bu ne olacak?

Günümü anlatarak devam edeyim...Son bir haftadır olduğu gibi sabah ezanını müteakip uyuduğum için saat 13 civarı uyandım. Sefil buzdolabımı açtım, içindeki sefaletle karnımı doyurdum. Kedim Yıldız kedi mamasına alışmış, üç gündür yoğurt ekmekle kandırmaya çalışıyorum, açlık grevine niyetli gibi. Bilgisayarın başına oturdum. Uzun zamandır üstünde çalıştığım kadın modeline devam etmeye niyetlendim ve canım istemedi. İnsan yüzü görmeyeli nice oluyor dememle birlikte traş olup dışarı fırladım. Gidecek neresi var ki, sevgili komşum ve okuldan arkadaşım Devrim'in kitapçı dükkanı. Bir yığın insanla bir yığın incir çekirdeği doldurmayacak sohbetten sonra süpermarkete gittim. Birsürü şey aldım ama asıl gitmeme neden olan şeyi almayı unuttum: Yıldız'a mama. Neyseee, yarın alırım (bu bugünün işini yarına erteleme ve boşverme alışkanlığı çok tehlikeli boyutlara ulaşacak gibi görünüyor ama, du bakalım.) dedim, nefis Aynes yoğurdu, ekmek ve bir adet mükemmel, sert, sulu elmadan oluşan akşam yemeğimi yedim. Günün özeti olarak ekleyecek bir şey de içime oturmuş karın ağrısı, huzursuzluk, ümitsizlik, ümit, beklenti karışımı garip duyguydu. Bugün hiç geçmedi. Nedenini tam olarak bilemiyorum.


Share/Bookmark

3 yorum var:

sonsuz dedi ki...

ikra bismi rabbikellezi halak
halakal insani min alag

Recep Hilmi TUFAN | rehitu.com dedi ki...

Bakıyorum da 10 sayfayı çoktan geçmişsiniz. 3. yılınız neredeyse. Tebrikler vallahi...

Barış dedi ki...

Çok teşekkür ederim.